Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka... | Cemal Süreya, Eşdeğeriyle Yan

Stanislaw Lem Üzerine / Çeşitli


Melek Yüzlü Fahişe

Önce "Aden" arkasından "Solaris" derken Stanislaw Lem'in
bilimkurgu edebiyatına katkılarının en açık ifadelerinden biri
olan "Küvette Bulunan Günce" artık Türkçe'de. İletişim
Yayınları bir zamanlar Baskın Yayınları'nın çeviri kazasına
uğrattığı "Yıldızlardan Dönüş"le toplu eserlerini yayımlamaya
devam edecek. Bilimkurgunun "ciddi" meselelere el attığına
tanık olmak istiyorsanız bu toplu gösteriyi kaçırmayın.


Bilimkurgu edebiyatının "ciddiye" alınmasını sağlayan üç yazar vardır:
Ursula L. Guin, Philip K. Dick ve Stanislaw Lem. Zaten baştan beri sorunlu bir
tartışma olan "ciddi" edebiyat kavramına bu yazarlar arasında en çok kafa
yoransa Stanislaw Lem'dir. Lem "Microworlds"de "bilimkurgu bir fahişedir, epey
utangaç, melek yüzlü fahişe" der. Melek yüzlü fahişe her yola gelir, her
kılığa girerek "ciddi" edebiyatın saltanatını yerle bir eder. Aynı zamanda bir
cazibe merkezidir de. Öyle olmasaydı ne "Mülksüzler" ne "Blade Runner" ne de
"Solaris" unutulmaz kitaplar arasında girebilirdi. "Solaris"in yazarı Lem ise
duruş noktasını bir adım daha ileriye götürerek felsefecilere, hatta
dilbilimcilere bile esin kaynağı olabilecek metinler üretir. Alıştırma
niyetine yazdığı ilk kitaplarından sonra "The Chain of Chance"de kendi dünya
algılayışının ipuçlarını vererek insanlığa, inandıklarımıza dair yapısal
teorileri alt-üst eder. İnsanların nedenlere, olayların gidişatına ve mutlak
sonuç bekleyişine aldırmaksızın, rastlantısal olana vurgu yapar asıl olarak.
Böylelikle birçok bilimkurgu yazarı arasında temelleri sağlam bir zemine
kavuşmuş olur.

Andrei Tarkovski'nin de filme çektiği "Solaris"de iletişimin ne
olduğuna ilişkin temel bir soru sorarak, birçok iletişim bilimcinin gezindiği
labirentleri düz bir yol haline getirir Lem. Türkçe'ye yeni çevrilen "Küvette
Bulunan Günce"de ise neredeyse Körfez Savaşı'nın sanal görüntülerine yakın bir
dünyayı tasvir eder. Bu tasvirin altında geleceği iyi okuyan bir müneccimden
çok bastığı toprağı iyi tanıyan bir yazar görüntüsü çizmektedir. Pentagon
yerin on kat altında savaşı yürütürken, savaşın devamının iktidarlarını
sağlamlaştıracağını düşünen insanları Lem bizzat kendi hayatında da görmüştür.
Çünkü Nazi işgali sırasındaki sığınaklarla Polonya'da bürokrasinin varlığı hep
aynı şeyi, bürokrasinin çürümüşlüğünü gösterir Lem'e.

Bazen eğlenceli, bazen oldukça kasvetli metinler üretse de Stanislaw
Lem'de değişmeyen tek şey ironi duygusudur. "Aden"de cennete benzetilen
dünyayla, "Gelecekbilim Kongresi"nde sterilize edilmiş yeni dünyayla,
"Solaris"de iletişim meraklısı insanlarla, "Soruşturma"da ise polisiye
edebiyat meraklılarıyla dalgasını geçer. Sözün kısası bilimkurgu edebiyatının
bu "istisna" vakıasının dünyasına girmek oldukça eğlendirici bir uğraş.

Nuh Köklü.

.......................................................................

Metis Yayınları'ndan Bülent Somay'la Lem Üzerine

ESRAR; TESADÜFLERİN YAN YANA GELMESİDİR

Stanislaw Lem şu anda 77 yaşında. Doktorluk, araba tamirciliği yapmış,
İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi kamplarında kalmış, 1950'lerde bilimkurgu yazmaya
başlamış. Polonya'da bilimkurgu geleneği yok, adam önce Sovyet bilimkurgu
geleneğini okumaya başlıyor, Amerikan bilimkurgusunu da1950'lerin sonlarında
öğreniyor. "Mutlu kolhoz köylüleri yıldızlarda" tarzı yazılarla son derece
sarkastik bir adam olduğu için dalga geçen metinler yazmaya başlıyor. Lem'in
dili son derece alaycıdır ve bu anlamıyla Swift'e yakındır. Kozmoloji üzerine
kitapları ve bunları karıştırdığı metinleri de var. Bu anlamıyla Lem'in üslubu
üç bölümde değerlendirilebilir. "Küvette Bulunan Günce" bu alaycı döneme
aittir. "Gelecekbilim Kongresi" -Türkçe'ye çok iyi çevrildi- tamamen alaycı
bir metindir ve tamamen Swift'e yakındır. Olay üçüncü dünya savaşı yıllarında
Pentagon'da geçer. Pentagon kat kat sığınaklar altındadır, yeryüzünde var
olduğunu sandıkları bir savaşı yönetmektedirler. Ortada korkunç bir bürokrasi
vardır ve bu bürokrasi içerisinde kaybolmuş bir adam. Bu adam sonunda küvette
intihar eder ve biz adamın tuttuğu günlükleri okumaya başlarız. Bu hikaye Aziz
Nesin'in uzun bir öyküsü olan "Güvercin Kakaları"na benzer, orada bir adam
gazetede güvercin bokunun kıymetli olduğunu okur, damındaki güvercinlerin
bokunun patentini almak ister ve karşısında bürokrasiyi bulur. Adam bir daha
devlet dairesinden çıkamaz. Lem'de de, Nesin'de de aynı labirentler var,
tamamen sürrealist bir şekilde. Lem'deki bürokrasi askeridir, bu da onun
Polonyalı olmasından ileri geliyor. Bu bürokrasinin kurulduğu şey tamamen
sanal, gerçekten savaşın sürüp sürmediği birle belli değil. Lem'in çok önemli
metinler Türkçe'de yayımlanmaya başlandı; başta "Solaris" ve arkasından
"Soruşturma". Mesela "Soruşturma" bir açıdan dedektif romanlarını bitiren
romandır, bilimkurgudan çok polisiyedir. Lem'e göre dedektif romanların özünü
oluşturan esrar, tesadüflerin yan yana gelmesidir. Zaten "Birçok hipotezler
kurabilirsiniz ve bu hipotezler bir diğeri kadar doğrudur" der Lem.
"Yenilmez" de polisiye edebiyata yakındır ve burada hayatla bir takım
nedensellik bağları kurmaya çalışırız ama bunlar tesadüf der. Zaten Lem şans
zinciri teorisini kitabında anlatır.

.......................................................................

STANİSLAW LEM KİMDİR?

1921 Polonya Lwow doğumlu. 1941 yılına kadar Lwow'da tıp öğrenimi gören Lem,
İkinci Dünya Savaşı yıllarında elektrik teknisyenliği yaptı. İlk kitabı
1955'de yayımlandı (Kazanılan Zaman). Bu kitabından sonra kendini dünya
çapında ünlü yapacak olan bilimkurgu metinleri üretmeye başladı. Astronauic
"Issız Yıldız" adıyla 1955'te filme çekildi. Bilimkurgu kitapları yazdığı ilk
yıllarda modern bilimle hümanistik ahlakı birleştirmeye çalıştı. Daha
sonraları "Yıldız Günceleri-1957" gibi kitaplarıyla parodik metinler üretti.
Amerikan Bilimkurgu Edebiyatçıları Derneği'ne fahri üyeyken, Amerikan
bilimkurgu yazınını eleştirdiği için üyeliği askıya alındı. O dönemlerde
kendisini savunan tek kişi Ursula L. Guin'di.

.......................................................................

KÜLLİYAT

Hospital of the transfiguration - 1955
Memoirs of a space traveller - 1957
The star diaries - 1957
Eden - Aden 1959 - İletişim Yayınları
The investigation - Soruşturma - 1959 İletişim Yayınları
Memoirs found in a bathbub - 1961 Küvette bulunan günce - İletişim Yayınları
Return from the stars - Yıldızlardan dönüş - Baskan Yayınları
Solaris - 1961 - İletişim Yayınları - Kavram Yayınları
The invincible - 1964
The cyberiad - 1965
Highcastle a remembrance - 1966
His master's voice - 1968
Tales of prix the pilot - 1968
More tales of prix the pilot - 1968
The futurological congress - Gelecekbilim kongresi - 1971 - İletişim Yayınları
A perfect Vacuum - 1971
Imaginary magnitude - 1973
The chain of chance - 1976
Mortal engines - 1977
Microworlds - 1985
One human minute - 1986
Fiasco - 1987
Peace on earth - 1987

İstanbul Life, Haziran 1998, sayı:25.

Çeşitli
Çeşitli Dergiler


Stanislaw Lem'in yaşamı ve külliyatı
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=349
Emre Sururi tarafından, 18/03/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr

epigraf     Bir önceki eser:   Freud Üzerine / Raymond E. Fancher
<<< -- Rasgele bir eser -- >>>
   Bir sonraki eser:   Solaris / Stanislaw Lem