Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Çiçeğim, bu yaşamak değil / Tek tek / Ne geceler bir şeye benzer, ne yollar böyle / Tek tek | Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yalnızca

Aşk Dökümü / Cengiz Erdem


(Kanatları Budanıklığa Yazgılı Bir İntihar Girişimi)


0.Tablet
Ben Godot'u beklerken sen geldin.

1.Tablet
Yeşillikler arasına sıkışıp kalmış bir çöl kuraklığıydın sen ve
sende susuzluğa yazılı bir yılandım ben. Ben işte o alev alev
kumların üzerinde sürünürken gelip gelip de kanımı emen
parazitlerindi her nasılsa öldürdükçe hayatta tutan beni. Bir
yerlerde benimle ağladığını bile bile başlardım gülmeye var
yere yok yere belki sen de gülersin geçersin kapımın önünden
geçip gidersin diye. Sorardı arkadaşlarım kaktüs sevgilimin
sebebini de utanırdım söylemeye seni yaşatmak olduğunu evimde
temel emelimin. Sorarlardı neden sevmediğini kedileri de susardım,
susar, öyle susuz susuz bakardım suratlarına kimilerinin. Çok
uzaklarda bi yerlerden gelen o piyano sesiydi sanki senin yaşıyor
olduğunu bilmemin sebebi. Nasıl olduğunu bilmediğim şeylerden
biriydi senden nefret edememem. Anamdan emdiğim sütü, iliğimi
çeker gibi kemiğimden, çekmiştin beynimden ya, "neye niyet niye
kısmet" şarkısını mırıldanır olmuştum o günden sonra, ve biteviye
uzayıp giden ağlamalarında o zavallı insanların, bulmuştum seni...
Artık yoktun!

2.Tablet
Hayal kurmaktan başka yapacak bir şeyim kalmadığı zamanlardı
senin aklıma düştüğün zamanlar. Bir kaçıştın sen benim için ve
nereye kaçacağımı bilemezdim senden kaçmaya çalşırken.
Bilmiyordum ki arkamdan gelip gelmediğini, o anda bana ihtiyacın
olup olmadığını. Gitmek istiyordum oralardan da yoktu gidecek
yerim. Bir gün düşesin istedim damından evimin de şaşırmayayım.
Parka bakan odamdan izlerdim kar topu oynayan kır kedileri de
düşerdin aklımın damından ya, kurardım seni işte o zamanlar,
pıt pıt gezinirdim ortalıkta, sonra da bozardım öldürmesinler
beni diye... Bilmiyordum ki beni sevip sevmediğini.

3.Tablet
İçimdeydin. Bize karşı gelenler dışında kimseyi dinlemedin,
gittin. Dışındaydım.

4.Tablet
İçindeki acıyı enjektörle çekebilsem şimdi, çekebilsem de enjekte
edebilsem köpekliğin mahrem tarihine iki koca yıl enjekte edenlere.
Ve seni ve beni de bu oyuna yerleştirenlere. Ne gereği vardı
halbuki olmadığımız ve asla olamayacağımız gibi olmaya çalışmanın?
Denedik; denek miydik ki ne denedik? Ne dedik? ENJEKTÖR...Sadece
telkin yoluyla teskin enjeksiyonunda kullanılanlardan...

5.tablet
Ateşin ölçü birimi olduğu uzamlarda budadım kanatlarını
intiharımın. Başka dünyaları aydınlatan ateş solusyonlarının
peşindeydi bencilliğim. Doğuştan -ölü-canlıların birer karakter ve
kişilik sahibi olma arzusuydu beni iten gülmeye ve sonra da çeken
hüüüp diye, bir iliğin öküz iğnesiyle çekilişi gibi kemikten,
hayattan.

6.Tablet
Hoşgeldin. Düşe kalka olacaktı, düştük. Kalkalım mı artık?
Kedileri birlikte sevelim mi? Yürüyüşe çıkalım mı? Baksana
gökyüzünden artık kar değil, kan damlıyor. Kan topu oynarız
belki ha? Bana kalırsa çoktan pıhtılaşmıştır gözlerimizden akan
o kanlar.

7.Ve son Tablet
Neden sustuğunu biliyor musun şimdi? Ateşin ölçü birimine
dönüştüğü uzamda, cesetlerin kaybolduğu yerde biter söz de ondan
işte...

Cengiz Erdem
Uç, Sayı 7


Cengiz Erdem'in 'Aşk Dökümü' yazısı
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=415
Neslihan Taş tarafından, 08/04/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr