Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Öyle dağıldın ki bana / Aşkın ağzımda kaldı | Haydar Ergülen

Kürklü Venüs / Sacher Masoch


"Daha düşünecek vaktiniz var" dedi, "hiçbir zaman gizlemedim sizden,
hem ciddi hem de zevk düşkünü kişiliğiniz gözlerimi kamaştırıyor, başımı
döndürüyor. Dünyanın en ciddi erkeğinin kendini bana bırakması, ayaklarıma
içtenlikle kapanması beni coşturuyor. Fakat bu sarhoşluk, bu coşku böyle sürüp
gider mi dersiniz? Kadın, erkeği sever, sonra ona kölesi gibi sert davranır, en
sonunda da tekmeleyip kovar onu."
Bunları söylerken, ayakları yerden kesilmiş gibiydi Wanda'nın. Boğuk
sesle karşılık verdim:
"Bıktığın anda tekmeleyip kov beni. Yeter ki kölen olayım."
"İçimde kötü niyetler, tehlikeli tertipler uyanıyor Severin."
Yürümeğe başlamıştık. Durdu, durduk. Kolumdan tuttu:
"Sensin bunları uyandıran, ve çok fena olacak senin için. Zevk
acılığını, acımasızlığı öyle ballandırıyorsun ki hevesleniyorum bunlara. Ne
dersin, bu oyunu denesem mi? Bu oyuna ilk seninle başlasam mı? Bronz öküz
işkencesini icat eden adama Zalim Denys'in uyguladığını sana uygulasam mı?
Hani, bilirsin, Denys, o adamı icat ettiği işkence aracının -bronz öküzün-
içine koydurmuş, altındaki odunları tutuşturup da bronz kızınca, adamın
feryatlarının ve can çekişime hırıltılarının öküz böğürmesine benzeyip
benzemediğini anlamak istemişti. Kim bilir, belki ben de bir Dişi Denys'im..."
"Ah öyle olsan, hayallerim yerine gelir. Mutlulukta da, ıstırapta da
seninim; seçmek sana kalmış. İliklerime taht kuran şeytansı ve güçlü yazgı beni
çizdiği yolda sürükleyecek."
--------------------------------------------------------------------------------
"İnanamıyorum Wanda, bunları söyleyen sen misin?"
"Benim elbet. Şimdi şu söyleyeceklerimi de daima aklında tut: Sevdiğin
kadına sakın güvenme, çünkü kadının mayasında öyle tuzaklar vardır ki akıl
almaz. Kadınlar ne savunanlarının ve hayranlarının övdükleri kadar erdemli ne
de onları çekiştirenlerin ileri sürdükleri kadar kötüdürler. Nasıl diyeyim,
karaktersizlik kadının karakteridir. Kadının en hası bir anda çamura
yuvarlanabilir, en kötüsü de bir bakarsın yüce ve temiz eylemlerin kahramanı
oluvermiş, onu horlayanların ağızlarını açık bırakmış. Her kadın -iyisi de
kötüsü de- her an, neler düşünmez, neler yapmaz, en tanrısal olduğu gibi en
şeytanca türden.. en temiz olduğu gibi en iğrenç türden.. Uygarlıktaki bütün
gelişmelere karşın, kadın -Doğa'nın elinden ilk çıkışında nasıl idiyse- öyle
kalmıştır; yırtıcı dişilerden farksızdır; baskısı altına girdiği duygulara göre
bakarsın bağlanır, bakarsın aldatır; şimdi iyilikçi, şimdi zalimdir. Bir ahlak
karakteri ancak ciddi ve derin bir kültürün ürünüdür. Erkek bencil ve bayağı
olsa bile, birtakım ilkelere bağlı kalır; kadın gibi duygularına kaptırmaz
kendini. Hiç aklından çıkarma bunları, sevdiğin kadına da HİÇ güvenme."
-------------------------------------------------------------------------------
Manon Lescaut'yu da, bir başkasının kapatması olduğu halde onu,
suçluların yüzlerine tükürüldüğü alanda bile, zavallı şövalyenin taparcasına
sevdiğini göstermekten utanmayışını da şimdi anladım. Aşk ne erdem tanıyor ne
de yetenek. Seven, herşeyi bağışlar ve unutur: Çünkü yaraşığı budur. Kendimizi
teslim emtmemiz, ya da esirgememiz sevdiğimizde gördüğümüz erdemler ya da
kusurlardan değildir. Bu konuda aklımız bize asla söz geçiremez, yön veremez.
Tatlı, büyülü, melankolik bir gücün dalgasında sürüklenerek her tür düşünceden,
duygudan ve istemden koparız. Bizi nerelere götüreceğine aldırmadan kendimizi
bu gücün akıntısına bırakırız.
-------------------------------------------------------------------------------
"Şu anda seni pekala muma çevirebilirdim; ama bu kez, kırbaçla değil,
gerekçelerle ve nedenlerle karşılık vereceğim sana. Behey zavallı, senin beni
suçlamağa ne hakkın var? Sana hep açık davranmadım mı? Seni hep uyarmadım mı,
'Sonunu düşün bu işin,' demedim mi? Seni bütün kalbimle, bütün dişiliğimle
sevmedim mi? Kendini benim elime bırakmak yüzünden başına gelecekleri -üstü
kapalı da olsa- sana belli etmedim mi? İşte, önümde diz çökmenin, güzelliğime
tapınmanın sonu.. Oysa ben, saltanat sürmek değil, yönetilmek, kul - köle olmak
için yanıp tutuşuyordum; her fırsatta sana bundan söz ettim. Ne yazık ki senin
tek istediğin benim oyuncağım, benim kölem olmaktı. Senin için en doyulmaz
zevk, kendini beğenmiş, acımasız bir kadının kırbacı ve tekmesi altında
inlemekti. Söyle, şimdi ne istiyorsun benden? Belki varlığımın dernliklerinde
bir takım tehlikeli niyetler yatıyordu ama onları uyandırıp azdıran, kudrtan
sen oldun. Eğer ben bugün sana kötü davranmaktan, eziyet etmekten zevk
alıyorsam, senin yüzündendir bu; suçlu sensin... Senin yüzünden bu
sapıklıkların ağına düştüm. Güçsüzlüğün, zavallılığın ve yeteri kadar erkek
olamadığın, bu durumda beni suçlamağa kalkışmandan belli..."


Çev: Tahsin Yaşamak

Sacher Masoch
Kürklü Venüs, Bilgi Yayınevi, 1974.


Sacher Masoch'un 'Kürklü Venüs' romanından bir bölüm
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=359
Emre Sururi tarafından, 18/03/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr