Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Feneri onun yüzüne tuttu: Aman Allahım! Eski sevgilisi yatıyordu yerde.Tozlanmış, örümcek bağlamış; tavan arasındaki her şey gibi. | Oğuz Atay, Unutulan

Sanatçının Alessandro Manzoni Olarak Portresinin Ridekolasyonla Ç / Umberto Eco


. Area: Hitnet - Duzyazi formundaki tum edebi yazilar ........................
Msg#: 1954 Rec'd Local Date: 01 Feb 99 19:19:36
From: Dogan Gegeoglu Read: Yes Replied: No
To: Emre Tasci Mark:
Subj: Joyce okumalarina yardimci olmasi dilegiyle :)
..............................................................................
Gene Eco'dan..Gulmekten kasiklarima agrilar girdi, nasil yazacagim bakalim...

---------------------------------------------------------------------------

Benim Abarti-yorumum
-----
Sanatcinin Alessandro Manzoni Olarak
Portresinin Ridekolasyonla
Cogaltilmasi Amaciyla
Olgulastirilmasi Cevresinde [1]

Elestirmen, Mr. James Joyce'un kaleminden cikmis, Miss Beach'in yalnizca bu
yazin olayina olanak saglamak icin yeniden canlandirdigi, Shakespeare&Co.
tarafindan bugun ilk kez basilmis, yilin en onemli kitabi olarak
selamlanacagini sandigim bu kucucuk kitap uzerine konusmaktan duydugu
doyumu gizleyemez.Yirmilerin saygideger yayinevini, elbette kendi yonunden
bir ozveriye katlanarak, bize yeniden kazandirdigi icin Miss Beach'e gonul
borcu duymamiz gerekmekle birlikte, yazarin kendisi hicbir zaman kesin
metinlestirme yolunu secmedigi halde, Buffalo Universitesi'nde korunmus
elyazmalarini yillarca suren bitmez tukenmez incelemelerden sonra,
(Mr. Joyce'in Como'da Berlitz School'da Trieste lehcesini ogrettigi yillarda
yazdigi bu kitabi duzenleyip ortaya koymayi basarmis olan Richard Ellman
ve calisma arkadaslarina daha derin bir minnettarlik borcluyuz.Bu durumun,
arastirmacilari, elyazmasinin kayip oldugunu ya da korkarim bircogunda
oldugu gibi, varliginin kuskulu, dogrulamasi olanaksiz bir sey oldugunu
dusunmek gibi acinasi bir hataya nasil goturdugunu anlamak kolaydir.

Bugun bu yapiti avuclarimda tutarken, bu turlu kuskularin mantikliligindan
kusku duymaktan kendimi alamiyorum (arastirmacilarin dilbilimsel uyarisi
ovguye deger olsa da).Ayni zamanda, Finnegans Wake'i izleyen -hem de
yalnizca zaman anlaminda degil- bu yapita elestirel bir yaklasimda bulunma
cesaretimin bagislanacagini umuyorum.Duyarli okur bu cildi incelerken onun
Joyce'cu gelismede ileri bir noktayi temsil ettigini fark edebilecektir:
Mr. Joyce, ancak bundan onceki yapitinda dille o buyuk deneyime giristikten
sonra, 'giysilerini Liffey'in sularinda yikadiginda', bu kitabi I Promessi
sposi (Nisanlilar) yazabilirdi.

Bu kitabin adi anlamlidir; derinden acimlayici sezinletme yonunden zengin
oldugu icin elestirmenin birazcik yorum eklemesi gerekir.

Finnegans Wake butun Joyce'culara gelisimi sirasinda haber verildigi gibi
'yazilmakta olan bir yapit' idiyse, I Promessi sposi 'vaat edilen yapit'tir,
Yahudi halkinin (animsayalim, Leopold Bllom'un halki) o kadar arzu ettigi
Vaat Edilmis Topraklar gibi.Fakat bu vaat yerine getirilmistir, cunku bir
evlilik, yani Stephen Dedalus'un genclik emelleriyle parilti ve skolastik
oran'in birligi, olgun yasin vicosiklometresinin goz kamastirici dilbilimsel
yetenekleriyle lirik bicemin, drama ve epigin birligi, gelenegin dilinin
ve gelecegin dillerinin birligi gerceklesmistir, dilbilimsel deneyimle,
genclik yapitlarinin anlati yapisinin birlesmesi gibi.

Boylece bu son yapitin isiginda, onceki yapitin dogasi ve islevi aydinlanmis
olur, Tim Finnegan'in yasli uyanikligi olan Wake gercekte oldugu haliyle
gorulur:Renzo ile Lucia'nin dugun uyanikligi.

I Promessi sposi, Finnegan'in bittigi yerde, Finnegan'in uzerinde sona erdigi
sivi ogesi izlegini secerek baslar:Nehir akisi.Roman bir su kutlesinin
betimlemesiyle ve ancak bir Irlandalinin becerebilecegi yansilamaci
seytanligiyla; daha onceki yapiti tamamen taklit ederek baslar.Aslinda,
I Promessi sposi nasil basliyor?Bir alint yapmama izin verin:'Como Golunun
kesintisi iki dag zincirinin arasinda ve ayni daglarin cikinti ve girinti
yapisi gibi giris cikislar yaparak uzanan bu kolu, bir nehrin akiciligini
ve seklini alarak birden daralir:Bir yanda bir daglik burun, ote yanda
genis bir kiyi...'

Finnegan'in acilisi da buna benzer.Ilk cumlesi, anlasilmasini guclestiren
butun o dilbilimsel belirsizlikleri atarsak, soyle devam eder:'Nehrin bu
akis yonu, Adem ile Havva Kilisesini gectikten sonra, kumsal sapagindan
koyun egrisine kadar, bizi tekrar daha rahat bir donus yoluna:Howth Satosu
ve cevresine goturur...'

Ama I Promessi sposi'de dil daha da incelmistir; sezinletmeler daha
ustacadir, daha az gozle gorulur, simgecilik daha guclu ve katiksizdir.
H.C. Earwicker'in dusunun (onunla birlikte Molly Bloom'un gece
monologunun da) bittigi geceyarisini terk ederek, Como Golu guneyin ogle
vaktine dogru doner, fakat bir 'dal' seklinde, bu da bize hemen, Frazer'in
antropolojik bulusu sayesinde, 'dal'i, bereket ve yeniden dogus torenlerini
animsatir.

Anna Liffey, yeni bir gun isiginda yeniden dogusunda (anarahmi imgesinin
icine dogru genisleyen) bir gole donusmustur, artik olgun bir kadin olan
Anna Livia, gogsu ve karni yerinde bir Demeter imgesi o zaman yeniden
kasilip bir nehir gibi eski akisini ve seklini alabilir, bir baska hikayeyi
baslatarak.'Akisini yeniden kazanir', cunku yeni hikayeyle birlikte, bir
insan hikayesi halinde - Finnegan'in bu hikayenin ozeti, yogunlastirlmis
sekli olmasi istenmektedir- orulen bircok akis ve geriye donusler arasinda
yeni bir gidis baslar.

Yapitin anlati plani insani rahatsiz edecek denli basittir; bir anlamda,
Ulysses'in olay orgusunun antistrof'u [2] gibi isler.O kitapta, Leopold
Bloom'un yasamindaki bir tek gunun acik anlatimi, kitap ilerledikce, butun
bir kentin ve evrenin tartisilmasina donusturulmustu.Burada, butun bir
bolgeyi ve bir imparatorlugu (Ispanyol) icine alan bir sira tarihsel olayin
anlatildigi, gorunuste karmasik masal, gercekte kahramanin, Renzo
Tramaglino'nun yasaminda bir tek gunun olaylariyla ilgilidir.

Renzo, bir sabah safak vakti sozlusu Lucia Mondella ile evlenme torenine
hazirlanirken, koyun papazi Don Abbondio'dan feodal Lord Don Rodrigo'nun
bu evlilige karsi ciktigini ogrenir.Renzo ile Lucia papazla bir agiz
dalasindan sonra Fransisken kesis Fra Cristoforo'nun yardimiyla koyden
kacarlar.Lucia, Monza'daki bir manastira siginmaya calisirken, Renzo
Milano'ya gider.Delikanli orada, o ogleden sonra bir ayaklanmaya karisir,
bu yuzden Bergamo'ya kacmak zorunda kalir; Lucia ise Gertrude adli bir
rahibenin cevirdigi dolaplar sonucu, Adsiz olarak bilinen bir baska feodal
lord tarafindan kacirilir.Ama onu kurtarmak icin Milano Kardinali araya
girer.Gunbatiminda Milano'da bir veba salgini patlak verir, salginda
Don Rodrigo, Don Abbondio ve Padre Cristoforo olur.Renzo o aksam aceleyle
Bergamo'dan doner ve Lucia'yi sag salim bulur, dolayisiyla o gece evlenip
birbirlerine kavusabilirler.Bizim gordugumuz kadariyla bir gunun yirmi dort
saatine sigdirilan oyku, bu; ama Joyce olaylari, okurun dogal olmayan ve
karmasik bir zamansal gelisim izlenimine kapilacagi sekilde birbirine
karistirarak, caprasiklastirarak (kendisinin Stuart Gilbert'e itiraf ettigi
gibi) ilk plani izler.

Ama gelisim gercek oldukca basit ve cizgiseldir, ve onu butun katiksizligiyla
algilayabilmek icin sozde entellektuel karisikliklardan kesip ayiran, her
epizodda ana simgenin, buna uyan ugrasin ve hayvan dunyasina gondermenin
altinin cizildigi bir okuma tarzi uygulamak gerekir.

BIRINCI BOLUM. Safaktan ogleden sonranin ilk saatlerine kadar, sabah 6'dan
ogleden sonra 2'ye.Renzo Tramaglino, Don Abbondio kendisine Don Rodrigo'nun
Lucia'yi istedigini ve dugune karsi ciktigini haber verdiginde, Lucia
Mondella ile evlenmek uzeredir.Renzo madrabaz bir avukata ne yapmasi
gerektigini sorar, ama butun cabalarin bos oldugunu anlayinca Padre
Cristoforo'nun yardimiyla Lucia ile kacar.Lucia Monza'da bir manastira
siginir, Renzo ise Milano'ya gider.
Bu bolumun simgesi:Papaz
Ugras:Dokumacilik
Hayvan:Cinsel guzsuzlugun ve hadim etmenin simgesi, kisirlastirilmis horoz.

IKINCI BOLUM. Ogleden sonra 2'den 5'e kadar.Renzo, Milano'da bir ayaklanmaya
karisir ve Bergamo'ya kacmak zorunda kalir.Lucia, Gertrude'un suc
ortakligiyla Adsiz tarafindan kacirilir.Milano Kardinali Lucia'yi kurtarir
ve bilgin Don Ferrante ve karisi Donna Prassede'nin gozetimine teslim eder.
Simge:Rahibe
Ugras:Kitaplik bilimi
Hayvan:Dik basliligin (kotulerin) simgesi, katir.

UCUNCU BOLUM. Gunbatimi ve aksam, saat 5'ten geceyarisina.Milano'da veba
salgini basgosterir, Don Rodrigo, Don Abbondio ve Padre Cristoforo olur.
Renzo Bergamo'dan Milano'ya doner ve Lucia'yi sag salim bulur.Sonunda
birbirlerine kavusur ve evlenirler.
Simge:Mezar kazici
Ugras:Hastahane yonetimi
Hayvan:Burada bir hayvan yoktur cunku kotuluk yenilmistir.Hayvanin yerine
arindirici yagmur vardir, baslangictaki su izlegini akla getirir, bir de
Finnegan'daki camasirci kadinlari (Anna Livia Plurabelle epizodu).

Yazarin bu cizgisel plani butun yonleriyle sundugunu ve oykunun govdesinde
kolayca taninir kildigini soylersem yanlis yonlendirmis olurdum.Gercekte,
bu basit oyku kendi basina onemsizdir ve romanin seyrinde maskelenir,
gizlenir, bu yuzden de okur olaylarin cok daha buyuk bir zaman dilimi
kapsadigi izlenimini edinir; fakat biz olaylarin Lombardiya duzlugunde
gectigine inandirarak, yer-zaman ilintisinde onemli bir kararsizlik ve
belirsizlik yaratan bu kurgusal yapi karsisinda duydugum hayranligi
yeterince dile getiremiyorum; oysa, aslinda, yazarin niyetlerini fazla da
onemi olmadan carpitmiyorsam, hersey Dublin'de geciyor.

Gelenek ve bireysel yetenek arasinda gelisen surekli ve tatli diyaloglarda
-sik sik, Donne'dan Elizabeth sairlerine, Spenser'a kadar uzanan bir siir
oluyor bunlar- secici ve verimli imgelem icin ilk kural, saniyorum, iyi
bir yapit uretmektir.Gecerli ve zamana dayanikli bir sey yazmak siire
gosterilebilecek en buyuk saygidir ve eger 'faydali' sozcugunu kullaniyorsam,
insanligin iyi bir siir yapitinin varligindan cikarabilecegi yarari dile
getirmek icin daha iyi bir terim bulamadigimdandir bu.Imgelem, bir sey
yaratabilecegi onemli bir cosku durumuna geldigini anladigi zaman siire
ulasiriz.Daha onceki denemelerimde bu sorun uzerinde biraz farkli ve daha
yuzeysel bir gorus ileri surmus oabilirim, ama bu gorusu buyuk bir dikkatle
yeniden gozden gecirdim ve saniyorum ki bundan daha az ozgul bir sey
soyleyemem.Bu kisa arasoz bizi Mr. Joyce'un kitabi konusundan saptirmis
olabilir; ama elestirmeni birden cok durumda hakli olarak saskinliga
dusurmus olan bir noktayi aydinliga kavusturmak icin gerekliydi bu(ideal
elestirmen mutlak bir guvenle tanimlayabilecegim bir figur degildir, fakat
bir elestirmenin, belli bir siirsel metin uzerinde inandirici bir elestirel
soylem yurutme gucunden yoksunsa, ideal olamayacagina inaniyorum).Simdi
Mr. Joyce'un kitabina donersek, ayrica imgenin basitliginin ve ozerkliginin
yine de bir metnin okura seslenebilmesi icin en iyi yol olduguna inaniyorum;
okuru, kendi imgesini, okumaya -son cozumlemede, siir icin olum demek olan
entelektualizmin bozdugu- karmasik ve yorucu anahtarlar eklemeye
surukletmemek gerekir.

Olay orgusunu anlamak icin planli bir caba gostermek, bir oykuyu okurken
ne oldugunu ve nasil sonlanacagini kendi kendine sormak -enfin, [3] bir
ogretim uyesinin bir hikmeti okurken yaptigi gibi kimin yaptigini sormak-
bir romani okumaktan alinan hazzin dortte ucunu alir ve sanati raison
d'etre'inin [4] dortte dordunden yoksun kilar.Bunun icin, elestirmen olarak,
okuru, ilkel okurun -bu terimle, cagdas sanayi uygarliginin hizla yok
etmekte oldugu 'dogal okur'u kastediyorum- okumada yapisal antropolojinin
en son bulgularina ya da Jung'cu arketiplere yapilan yapilan butun
anistirmalari, fazla entelektuelce aciklamalar yuklemeye calismaksizin,
aninda yakaladigi ve bir karakterle, Kerenyi'ye gore Kizilderili schelm [5]
mistik figuru arasindaki baglari caba harcamaksizin anladigi yeni ve farkli
bir kendiligindenlige donmeye ikna edebilirsek, amacimiza ulasmis sayariz
kendimizi.Boyle bir okur, evde eski bir aile albumune goz atarcasina bir
basitlikle, sozdizimi yapisiyla Zohar'a gore evrenin yapisi arasindaki
-hemen algilanabilir- her uygunlugu zevkle izler.Sahte bilimsel kendini
begenmisligin kolesi olarak, romanda, ne pahasina olursa olsun, karsi
cikilan bir evliligin oykusunu gorme arzusuyla zihni karismaz, daha cok,
yapitin bag dokusunda sakaciktan tabaka tabaka dizilmis Freud'cu
alt-anlamlarin ozgurce birlesmesini butun acikligiyla kabul eder.

Bu nedenle, bu romani, aslinda dugun torenlerini yapmak isteyen, ama kotu
bir adamin yollarina koydugu engellere takilan bir genc erkekle bir genc
kadinin oykusu olarak aciklamak icin yuzlerce sayfa dolduran karman corman
felsefi yorumlara karsi okuru uyaracagiz.Bu ikinci kez gebe birakma
Hermeneutik cabasinda, yapitin butun diyalektigini, iki karakter arasindaki
iliskiyi (bayagi ve bayatlamis!) bir erotik kutupsallik olarak gostererek
ve dolayisiyla romanin kapsamini rezilce karmasiklastirarak, cinsel bir
temele indirgeme girisimini gormemek olanaksiz.Oysa en az hazirlikli okur
bile, ancak buyuk sanatcinin sahip olabilecegi aciklik ve sadelikle,
tekstil sanayiine ve ana-evine, Agnese'in Mutterrecht gercekligini dile
getiren bir basso ostinato olarak surekli varligina isaret eden tam bir
simgeler serisini kolayca gozlemleyebilir (en masum okur bile, Renzo ile
Lucia'nin cocuklarini yanindan ayirmayan, 'yanaklarina, bir sure beyaz bir
isaret olarak kalan opucukler konduran', kitabin sonuca ulasmasinda bu
denli buyuk bir agirlik tasiyan bu 'anne' figurunde Bachofen'in acik
etkisini fark edecektir!).Don Abbondio'nun Renzo'yu evlendirmekten
vazgecirmek icin simgesel olarak sozunu ettigi 'evlenmeye engel nedenler',
Tylor'in yorumladigi sakinma gelenekleri'nin degismis sekillerinden baska
bir saey degildir.Burada sair onlari, papazin akrabalar arasinda ('sozlu'
olmalari yonunden akraba) bir iliskiyi onleme niyetini gizlemede kullandigi
yuzeysel yasal deyimlerin ortaya cikardigi, derinde ve hep tekrarlayan
arketipsel olasilik olarak yeniden kesfeder ve siz dolayisiyla 'Error,
conditio, votum, cognatio, crimen, cultus disparitas, vis ordo, ligamen,
honestas, si sis affinis...' sozcuklerini anlamamazlik edemezsiniz.

Buna benzer bicimde, Padre Cristoforo'nun artik yeniden birlesmis ve
nisanlanmis ciftle vedalasmasini karmasik ve dogaustu bir aydinlikla vermek
icin harcanmis nehirler dolusu murekkebe karsin (XXVI. Bolumun sonu)
-'Ah, sevgili peder, tekrar gorusecek miyiz?' 'Yukarida, insallah!'- basit
ve gilligissiz okurun Corpus Hermeticum'a acik gondermesini yakalamasi
-cocuklugunda Trismegistus'un yapitlarina goz atmis herkes bilir bunu- ne
kadar kolaydir.

Simdi, okuru uyaran ve ona okumaya ozgu bir haz veren sey, bu imgelerdeki
'jest' yakinligi, akilli bir iletisim stratejisine gore acilisi, icten
gelen cosku 'kalibi'dir.Boylece okur, ornegin cinsel birlesme ve cinsel
gucsuzluk kutuplari arasinda varolussal bir durum olarak bir zitligin ortaya
ciktigi yumusak basli, ama cesur oyunu izleyebilir.Renzo karakteri
araciligiyla birlesmeme olarak hadimlastirma izleginin nasil ele alindigi
gorulecektir:Avukata goturdugu kisirlastirilmis horozla baslar -yorum
getirmeyecek kadar acik bir simgedir bu-, sonra delikanlinin golun karsisina
kacmasiyla (kacarak, cinsel sozveriden kacinmis olur, bunu da Thomas Mann'in
Joseph'ine acik bir gonderme olan surgun arketipi yoluyla yapar) ve cok
sayida aciklayici simgenin yogunlastigi, Bergamo'ya kacisiyla devam eder.
Renzo'nun hadimlastirilmasinin karsisina fallik dag figuru cikarilir,
Lucia'nin bilinc akisina ve geceleyin golu gecerken yaptigi ic monologuna
hep bu figur egemendir.Burada suyun varligiyla dengelenen, imgelerin bir
ozgur cagrisimini buluruz, surgit kendi uzerine kapanan ve daha sonra insan
mudahelesiyle yeniden acilan bir iz bicimini alir bu:'Golun mavi yuzunu
yaran o iki kuregin olculu vuruslari damlalarla ortaya cikiyor, sonra
yeniden suya daliyordu.' Iste, acikca cinsel olmasina karsin ayni zamanda
apacik Bergson'cu terimlerle bir elan vital'i [6] ima eden bir imge,
varligin ta ozunu delip gecerek ruhsal bir duree [7] olarak, iz olarak
gerceklesir: 'Kayigin cizdigi iz, kicta yeniden birleserek, sahilden
uzaklasan burusuk bir hat olusuturuyordu.' Simdi de, sure olarak, ruhsal
doku olarak suyun varliginin olasi kildigi Lucia'nin monologu, bellege
indirgenmis bir varligin ogeler deposu nerdeyse yalnizca doglar imgesine
(Thales) odaklanir: Lucia onlari yitirdigine yanar, bir Oidipus karmasasinin
tartisma goturur bir belirtisiyle tipik bir bilincdisi surecte babaerkil
imgeyle ozdeslestirilir ('aranizda yetismis ve onun aklinda en az kendi
ailesinden yuzler kadar iz birakmis kimselere tanis gelecek, esit olmayan
doruklar...'). Fallik gerceklik olarak dagin simgeledigi birlikten yoksun
kalinca, -zaman zaman Molly Bloom'un gece monologunun etkileyici gucune
ulasan, itiraf edelim, onun kadar onemli olmayan, ama degersiz de olmayan
bir imge yagmuruna yakalanmis- Lucia 'ofkeli ve yorgun hisseder kendini:
'Gurultu patirti icindeki kentlerde uzgun ve suzgun ilerlerken, hava agir ve
cansiz geliyordu ona; birbiri ardinca siralanmis evler, baska caddelere
acilan caddeler solugunu keser gibi oluyor.' Nouveau roman'in en son
betimleme tekniklerinin acik etkisi kadar (birbiri ardinca siralanan evler
ve baska caddelere katilan caddelere katilan caddeler betimlemesi, L'Emploi
du Temp'in Butor'unun ve Le Labyrinthe'in Robbe-Grillet'sinin izini apacik
gosteriyor) bu son imgelerin (Kafka akla gelen ilk adlardan biridir) asikar
izlenimci kaynagini herkes gorebilir.

Simdi de Bergamo'ya kacan Renzo'nun basina gelenler?Kentin adinin icerdigi
calembour [8] apaciktir:Sozcugun iki koku var, biri Germanik (Berg, dag),
oteki Grek (gamos, evlenme).Gercekte, Bergamo, Renzo'nun onun gercek
simgesiyle simgesel evliligi ozlerken, yitirdigi cinselligini yerine koymak
icin yaptigi son bir girisimi temsil eder; ama boyle yapmakla, cinsel
gucunun simgesini arzu etmekle, cabasini anlasilmasi guc bir escinsel
cevreye yoneltir yeniden, tam da o sirada Lucia'nin Monza rahibesiyle
kurmakta oldugu ayni derecede anlasilmaz dostca iliskiye acik ve uyumlu bir
antistroftur bu.O kadar uzun sure Trieste'de kalmis olan Mr. Joyce'un da
mona kokunun cinsel anlamindan habersz olamayacagini unutmamamiz gerekir:
Dikkat edelim, bu koke, hem Lucia'nin ilgilendigi monaca'da (rahibe), hem de
monatti'de (Renzo onu orada buldugunda Lucia'nin cevresini saran,
hastahaneden cesetleri cikaranlar) bir kez daha rastliyoruz.

Oyleyse, Mr. Joyce'un burada en basit yollardan, insan ruhunun en derindeki
gizli yerlerine, onun gizli celiskilerini ortaya koyarak ve (belirsizligin
utkusunu) cift eseyliligin arketipi her iki bas kahramaninda gerceklestirerek
girmeyi basardigi aciktir.XXXVI. Bolumde Padre Cristoforu'nun teklifini
ya da zekice imasini ('Eger Tanri'nin iki insani birlestirdigini gorseydim,
bunlar sizler olurdunuz:Simdi Tanri'nin sizi neden ayirmak isteyecegini
anlamiyorum!') sevincle kabul eden Lucia'nin kendisidir; ve Renzo ile
birlestirilmeyi isterken cagdas bicimde Salmakis mitini gerceklestirir;
ayni bolumde Padre Cristoforu'nun yukaridaki Hermetik sozleri soylerken
hic kuskusuz neo-platonik kutsalliga gonderme yaptigini animsarsak, bu mit
daha baska imalar kazanir: Iki karakterin birlesmesi kozmik bir birlesme
figuru, kabalistik bir Cingulum Veneris olur, karakterlerin kisilikleri
ve onlarin cinsel bireysellikleri daha yuce bir birliktelikte bir araya
gelir.Birlesme basarilmistir, der gibidir yazar, cunku anlasilmasi kolay
neo-platonik terimelere gore her turlu kirlilik son bulur; gercekte, saflik,
katkisizlik (ilk gunahin, genclik sucunun yuku Padre Cristoforo'dadir)
yerine gececek olan Padre Cristoforo'nun olumu (etimolojik olarak christos
fero, dolayisiyla 'kutsanmis olanin tasiyicisi') saganaga ve dolayisiyla
dogurucu ve kusatici ilke olan suya rastlar, daha yukaridaki Sephirot,
Anna Livia Plurabelle'nin birligi.Cevrim kapanmistir.

Imgelerin dolaysiz anlatisinin sundugunun otesinde gizli baska anlamlar
aramaya isteksiz olanlar icin, kitabin ozu, en azindan bir ilk okumadan
cikanlar, bunlardir.Ama daha dokunulmasi gereken bir yigin benzerlikler,
uygunluklar var!Ulysses'teki yagmurluklu yabanci figurunu o kadar guclu bir
bicimde akla getiren Adsizin varligini dusunun!Ve (yine Ulysses'te) kitaplik
ve Mr. Magee epizodu ile Don Ferrante'nin kitapligi arasindaki kosutluk!
Ya da Bloom'un meyhanedeki tartismasi ile Renzo'nun tartismasi arasindaki
kosutlugu, her ikisi de 'yasaya boyun egen bir yurttasin' kurbanlari!
Ya da Lucia'nin Adsizin satosundaki gecesiyle Stephen Dedalus'un Bella
Cohen'in (Lucia'yi evine alan 'yasli kadin'la da uyusmaktadir bu)
genelevindeki gecesi arasindaki kosutluk!

Bu tur gozlemler bizi I Promessi sposi'den daha onceki yapitlarda tuketilmis
izlek ve imgelerin zekice yeniden ortaya atan minor bir yapit olarak
soz etmeye goturebilir, ama bu arka-gondermeleri acikca isteyen roman,
bundan onceki yapitlarin tamaminin ozeti ve sonucu olur.O zaman, Joyce'cu
olcutun dorugunu temsil ettigini soylememiz mi gerekir onun?Belki de hayir,
ama onun tamamlanisini temsil eder.

Sagduyunun ara sira garip cilginlik bicimleri aldigi garip bir ulkede
yasadigimiz icin, bu kitabi hepsi birbirinden sacma bin farkli anahtarla
okumaya calisacaklar mutlaka olacaktir.Peder Noon S.J., Mr. Joyce'un bundan
onceki yapitini yorumladigi gibi, hic kuskusuz, bu yapit icin de kendi
yorumunu yapacak, bu kitabi da yine dinsel bir baglam icine sokma yollarini
arayacak, ola ki (kehanette bulunursak) I Promessi sposi'yi bir Tanri
romani olarak tanimlamayi deneyecektir.

Daha da kotusu, bu arketipsel simgeleri, bir sozde Joyce gercekciligine
gondermeler yapan 'anlatisal ozellikler' olarak gormeye calisan sozumona
entelektuel yorumlar da eksik olmayacaktir.Kitaptaki her deyimin, her
imgenin daha simgesel bir gercekligi dile getirdigi icin 'guzel' oldugunu
unutarak, dilin zenginliginden soz edenlerin cikacagini da kuvvetle
umuyoruz.Fakat cagdas siirde oldugu gibi elestiride de estetik carpitmaya
egilim her zaman vardir, bunun icinde bir kitabin nasil okunacagini bilmek
guctur.Bu nedenle, bizim bu elestirimizi Ezra pound'un birkac yil once
Faber&Faber firmasinca basilan kucuk bir siirin, Ilahi Komedya'nin bazi
dizelerini yorumlarken yazdiklarindan bir alinti yaparak bitiriyoruz; ayni
zamanda metinle dogrudan ve dolaysiz bir temasa cikarilmis bir cagridir bu:
'Aciklik, sairin dogal yetenegi degildir, Cavalcanti gibi bir vortisist'e [9]
karsilik Burchiello gibi kulturle sisirilmis on akademisyen her zaman
bulabiliriz.Bu demektir ki, tefecilik her zaman bizim aramizda yuva kurar,
ama bizi kurtarabilecek bir phanopoeia acikligi her zaman bulunur.O zaman,
uygun dusen Cin idogramini kullanmak cok daha dolaysiz ve anlasilir
oluyorken -dolce colore d'oriental zaffiro- gibi dort karmasik sozcugu neden
kullanalim ki?




1 My Exagmination - Round His Factification for Incamination to
Reduplication with Ridecolation of a Portrait of the Artist as Alessandro
Manzoni

2 Antistrophe: Eski yunan tiyatrosunda koronun 'strophe'tan sonraki donus
hareketi hareketinde okudugu satirlar.

3 Enfin: Bununla birlikte, ama, yine de (demis cev. ama "nihayetinde" daha
uygun)

4 Raison d'etre: Varlik nedeni

5 Schelm: Alcak, sefil

6 Elan vital:Yasamsal hamle

7 Duree: Sure

8 Calembour: Undes, cinas

9 Vorticism: Futurizmin 1920'lerde Ingiltere'de ortaya cikmis, her turlu
sanat formunu dogrudan makineyle ve modern sanayi uygarligiyla
iliskilendiren bir dali

---------------------------------------------------------------------------

Jung'cu arketiplere daha sonra gireriz :) Bir de ingilizce Ulysses'in
onsozundeki tabloyu alana atabilir misin?

Sevgiler

... tell me mother will i die chris isaak
-!- Blue Wave/DOS v2.30
! Origin: Beygir BBS-0216-428 3736, 428 4694 O artik Istanbul'da (8:100/149)

Umberto Eco
Hitnet - gönderen Doğan Gegeoğlu


Umberto Eco'dan James Joyce ve Ulysses 'geyiği'
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=300
Emre Sururi tarafından, 09/02/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr