Canıma Değmez Hayat / Bayram Balcı
Üşüyen palto
...
suyum ıslandı. akşam aklamıyor beni
sicilim bozuk. yüzüm sabıkalı
aklım yokuş. sabahsız bir rüyayım
hayatın nidasında kanıyor kalbim
suyum ıslandı. ateşkes ilan ettim aşka
rüzgar tadında ekmekparasıyım
kapandı kafes. kuş uçtu. nihaventim
yağmur ne zaman vuracak beni
...
hayatı ihlal ediyorum
bir bu kalmıştı yapmadığım
itiraz mecbur hayata
bizi temize çıkaracak
bir tek sözcük bile yok
yakılmış köyler kadar küliçindeyiz
ihtimal ve ihtiras
bir intihar biçimidir aşk
illegaldir astarı devletin
iğfal edilmiş katiller
vakitsiz infaz eder adamı
bütün kediler ağlar
müntehir halime
yenik düşer siyanüre damar
ihtimal. ihlal. infial ve ihtilal
bu dört sözcüğe gömdüm hayatı
dalından kopan songülün
kalbimi kanatan dikeni. ihtimal
infial. ihtilal ve devlet
kaybedilen hayatlar kuşatır
kirletilmiş gökyüzünü
ey aşk! iğdiş edilmiş suretin için
kılıç çektim kalbimdeki nasıra
ihlal ettim hayatı
boğdum dünyayı yalnızlığımla
paramparça aklımdaki bomba
aşkın serinliğinde boğ beni
...
sevgili beni yağmurun yüzüne as
beni akşamın çürüğüne sar
beni aşkın yelekcebine koy
beni de götür...
bu şimdi telefon kulübelerine sığmaz
bir konuşmanın son anıdır
bulutlar daha alçaktır turna sürüsünden
ellerimizde büyüyen salkımsaçakdal kırlangıç yuvasıdır
bu şimdi nereye gidiyorsun diyen
bir serçenin canından düşen telek
bu şimdi kıyısında durulan bir derenin
içindeki çağlayanın kırdığı umut
bu şimdi beni yolunun üstüne ser
beni kanat...
beni öldür...
aşkın serinliğinde boğ beni
gittiğin her yer yalnızlığımdır
şiir biter sen gidersin ne kalır geride
yağmur yağar ıslanır kipriklerim
savurur yüzüme ayrılığı şehir
bir ben yalnız kalırım şiir biterse
senin gittiğin her yerde yağmur yağar üzerime
ateş üşür acı kanatır kendini
sen yine de gidersin
silerek ardındaki ayak izlerini
bir bela olur artık yaşamak
senin gittiğin her yerde uçurumlar büyür aşka
şiir biter büyür o mavi derinlik
sabah çözer gecenin gizini
ipi kopan bir uçurtma
yalnızlığına ağlar gökyüzünde
senin gittiğin her yerde yalnızlığımdır benim
tokat
şehri alıp gittin boşaldı aklım
mağrur bir yağmura yenildik
kayboldu uhreviışıkları aşkın
bir sırdan artakalan gelecek
şehri alıp gittin küstü sular
bir çocuk uykusundan düştü denize
yaklaştıkça uzaklaştık birbirimizden
yakamozkırığı ağlara takıldık
bir şimdiki zaman tokadı
şehri alıp gitttin lüzumu yok aşkın
karıştırdım kendimi şehrin içine
dönersin diyor parçalanmış sokaklar
yıkık sularda bir eski zaman hikayesi
değiştirdiği adres kadar yaşar insan
ben bir şehirağzıyım silinmiş söz
bir terkediş anında büyüyen acı
aklımda insankalabalığı bir kargaşa
bu şehri vurup ben de gitmeliyim
canıma değmez hayat
ağır düşlerle geçtim dünyevi agrılardan
kazıdım yüzümdeki kibirli lekeleri
tanrılara ait hiç birşey yok dünyada
hayat sonsuz. aşk ölümsüz değil asala
bir dalı olmalı yaprağın. gülkanı aktı kalbime
yatağını bulamayan nehir kadar sancılıyım
geçerken çemberinden bir aşkın
hayatın saçlarını doladım avuçlarıma
içinde ihanet sözcüğü geçen kitapları yaktım
veba günlerinde yeşeren bir çiçektir aşk
ayrıntılar gizler kokusunu ve kiraz bahçelerde
her zaman çalınacak bir şeydir çocuklar için
aşkın sağlaması mutluluk etmez
kuşların yalnızlığı vurur mağrur kalpleri
her sabah yağmur yağar üzerime
iliklerim ıslanırda canıma değmez hayat
tanrılara ait hiç birşey yok dünyada
çözülür elagözlü zamanın kanpıhtısı
ve bir aşk daha düşer yakasından devletin
yalanlar kendini rüya
yağmura karışan aşkın çaresi yoktur
I.
yağmurun kederle yağdığı her yerde
üşüyen resimler düşer kalbime
gitmek sızar aklıma sevdiğim her kadından
durmadan kendini yakan ateşin oğluyum
bilinen bütün sözcüklerin anlamına uzak
her kadın bir uzağa çağırır beni
denize karıştıkça çürüyen ırmak
toprağını reddeden çiçek
sığınırım kendi limanıma
acının kalbidir gölgesiz suret
hayata aidat ödentisidir aşk
muhalefet bilmiştir kaçakelektrik kullanmayı
şifresi yitirilmiş bir şiir
kanayarak taşar satırarasından
intihar büyür uçurumlarında
II.
yağmura karışan aşkın çaresi yoktur
çözülür hayatın magması
ve bir kez daha telefonda
annem beni çok sevdiğini söyler
gece kan bulaşır aklıma
yakılacak mektupların cehennemindeyim
kaç şehir akıp gitti ömrümden
depresif bir metropol söyleminde
yağmur dindi kırıldı dalı kalbimin
hiçbir acıdan doğmaz başka bir acı
yaşanmayan aşklar tarar
kendini taşımaktan yorulmuş bir hayatı
her aşkın ardından ağlanır
yağmur yağsa diyorum. gök gürlese
ıslansam. kipriklerim aksa yüzüme
belki o an unuturum seni
ağlamak tüketmektir aşkı çünkü
her aşkın ardından ağlanır
yer yok bana
aklına kuşkonmaz bir yolcuyum
yasak hevesler büyür içimde
sağanaklara tutulur çalarım zamanı
kediler yarışır aşkın atlasında
kuşlar kalkıyor dallarımdan
uzaktan yaralı bir kalple bakıyorum
hangi acıya saracaksan sar yaralarımı
imtina editorum hayattan
kuşladım çünkü bütün yuvalarımı
oyalandığım bütün istasyonlarda kalbim oyulur
savurdum kendimi gecenin havzasına
aklımdan kaç kuş havalandı kaç kuş döndü yuvaya
kime ne taşıyorsam kalbimi avuçlarımda
bulsam yalnızlığın biçimini
sever miydim yine de seni
benim avuçlarına sığmayacak bir kalbim var
uzaktan yakın olan herşeyin acısı fazladır
hangi kalp taşıyacak kadar ustadır aşk ağrısını
kentli yalnızlıklardır çoğaldıkça kaybolan
ritminin yarısı senin olsun
bilerek unuttuğum bu şarkının
reddettim bütün kabullerimi
bir kez daha kutsadım kendimi
anladım hiçbir aşkta yer yok bana
beklediğim yağmur da yağmasın artık
bire beş var
I.
yalnızlık çoğaltmasaydı beni
acı büyümezdi bu kadar
ölüm inatla yürüyor damarlarıma
gölgesi kadar yakındım her insana
her yere götürürdü beni sokaklar
yağmur devrilirdi ardımsıra
ben yürürken ateş düşerdi ormanına devletin
adımlarımla kanatırdım sağır kulakları
yeminler yalanı gizlemek içindir
kavradığım herşey yitiriyor özünü
bir duvar var önümde arkasında ölüm
kalbim durmadan beni zehirliyor
puslu seslerle uyanıyorum
ölümden önce aşk vuruyor beni
yüzümü yıkarken parçalanıyor aynada suretim
bir taş gibi düşüyorum devletin başına
yarama zehir döküyorum
en acıyan yeri kalbidir insanın
dilimde bir şamaş şarkısı
bir kısrağın yelesinden sızan ter tanımlar beni
dağları emziren benim annemdir
kentlerden öcalacak çocuklar büyütür koynunda
ateşi ve sabrı ondan öğrendim
varolmanın mührüyüm ölümün kapısında
II.
çarmıha ilk ben gerildim isadan önce
basına dağıtılan bütün robot resimler bana benziyor
gıyaben yargılandım hayata karşı
polis sirenlerine karışan aşkları öldürdüm
fırladım sokaklara cebimde kibrit
saat bire beş kala bir sigara yaktım
ağzında şarkıyla gelir tarih: sin lekke unnini
vakitsiz ecel şarkıları öğrendim
gibil çağırdı beni
lilith ödünç verdi kanatlarını
vaktim ölüme ayarlı
fırladım sokaklara cebimde kibrit
kendime bir kürtistanbuldum
aşkın bir numaralı sanığıyım
unutuldu unutulmaz sandıklarım
annemin öbür adı tarihtir benim
ağlarım mevsimler değişir
vazifeli bir kurşun vurur kardeşimi
sokaklar kürdilihicazkar infaz makamı
tilili revasız hawar nafile şiir yalan
dağlar çağrı pusulası
taşı bile çürütür erken ölüm acısı
aklımın saltanatına yenildim
içimde bir kürt patlamış bir yanardağ gibi bağırır
şizofrenik tarihin piçi: suçluyuz
fırladım sokağa cebimde kibrit
Bayram Balcı
'Canıma Değmez Hayat', Ütopya Yayınevi, 1999
Bayram Balcı'nın 'Canıma Değmez Hayat' kitabından seçilmiş şiirler
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=771
Emre Sururi tarafından, 18/11/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr
epigraf | Bir önceki eser: Cevap No. 2 / Nazım Hikmet |
Bir sonraki eser: Ruh Üşümesi / Adalet Ağaoğlu |