Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Aşkım değilsen haber ver benzerimi | Cemal Süreya

Yenikonuş İlkeleri / George Orwell


Okyanusya'nın resmi dili olan Yenikonuş, İngsos'un ya da İngiliz Sosyalizminin ideolojik gereksinimlerini karşılamak üzere oluşturulmuştu. 1984 yılında, Yenikonuşu henüz yazı ya da tek bir iletim aracı olarak kullanan kimse yoktu. Times'ın makaleleri bu dilde yazılmasına karşın henüz bir uzman tarafından gerçekleştirilen bir beceri gösterimi niteliğindeydi. Yenikonuşun, 2050 yılına dek, Eskikonuşun (ya da İngilizce'nin) tümden yerini alması bekleniyordu. Bu arada, Parti üyelerinin Yenikonuş sözcüklerine ve dilbilgisi yapılarına günlük konuşmalarda daha sık yer vermeleri sonucunda, bu dil yerleşmeye başlamıştı. 1984 yılında kullanılan ve Yenikonuş sözlüğünün dokuzuncu ve onuncu basımlarındaki biçimiyle Yenikonuş daha sonra silinmesi düşünülen; geçici, gereksiz ve geçerliliğini yitirmiş sözcük ve yapılardan oluşmuştu. Burada bizim ele alacağımız; dilin, sözlüğün on birinci basımında içerilmiş olan, yetkinleştirilmiş en son uyarlamasıdır.
Yenikonuşun amacı yalnızca dünya çapında bir tanımlar ortamı ya da İngsos'un izlerlerine uygun düşensel alışkanlıklar sağlamak değil, aynı zamanda düşüncenin tüm biçimlerini olanaksız kılmaktı. Yenikonuş benimsendiği ve Eskikonuş tümüyle unutulduğu zaman, İngsos'un ilkelerinden sapmak demek olan, kabul gören karşıt düşüncenin üzerinde düşünülmesini olanaksız kılmak amaçlanıyordu. Çünkü düşünce sözcüklere bağımlıydı. Yeni sözcük dağarcığı bir parti üyesinin açıklamak istediği tüm kavramları doğru ve ustaca kullanabilmesine izin verirken bütün dışındaki tüm kavramları ve onlara ulaşabilmenin dolambaçlı yöntemlerini ortadan kaldırmaktaydı. Bu kısmen yeni sözcüklerin kullanılmasıyla, ama daha çok, istenmeyen sözcüklerin dışlanmasıyla, dili etkin siyasal düşünceden arındırmakla ve tüm ikinci anlamları ne türlü olursa olsunlar ortadan kaldırmakla gerçekleştiriliyordu. Özgür (azade) sözcüğü Yenikonuşta hala yaşamaktaydı. Ama yalnız, "Bu köpek bitten azadedir," yada "Bu tarla yabani otlardan azadedir," gibi deyimlerde kullanılabiliyordu. Özgür sözcüğü, 'siyasal özgürlük' ya da düşünce özgürlüğü olarak artık kullanılmıyordu, çünkü, ne siyasal özgürlük ne de düşünce özgürlüğü kalmıştı; bu nedenle kavram bile olsalar artık onları adlandırmak gereksizdi. Kabul gören öğretilere karşıt sözcüklerin silinmesinden başka, söz dağarcığının azaltılması kendi içinde bir amaçtı ve yoruma açık sözcüklerin yaşamasına izin verilmiyordu. Yenikonuş düşünce alanının genişlemesi için değil daralması için tasarlanmıştı. Seçim yapılabilecek sözcüklerin en aza indirilmesi bu amaca yardımcı olmaktaydı.
Yenikonuş bildiğimiz İngilizce'nin üzerine kurulmasına karşın içerdiği yeni türetilmiş sözcüklerle, tümceleri, günümüz İngilizce'sini konuşan biri için pek anlaşılır değildi. Yenikonuş sözcükleri üç sınıf altında toplanmıştı: A grubu, B grubu (bunlar birleşik sözcükler olarak da anılıyordu) ve C grubu. Her grubu ayrı bir bölüm olarak açıklamak daha uygun olacaktır. Ama dilbilgisine ait ayrıntılar, A grubu sözcüklerine ayrılan bölümde işlenecektir, çünkü her üç grup için de aynı kurallar geçerlidir.
A sözcük dağarcığı. A sözcük dağarcığı günlük kullanım için gerekli sözcükleri içermekteydi; yemek, içmek, çalışmak, giyinmek merdivenden inip çıkmak, taşıt kullanmak, bahçıvanlık yapmak, yemek pişirmek ve bunun gibi, bugün de kullandığımız sözcüklerden oluşmaktaydı; vurmak, koşmak, köpek, ağaç, şeker, ev, arsa gibi, ama günümüz İngilizce'si ile karşılaştırılırsa, sözcük sayısı daha azdı ve anlamları daha sınırlıydı. Tüm belirsizlikler ve anlam kuşkuları içlerinden ayıklanmıştı. Bir yenikonuş sözcüğü, tek bir kavram belirten, kısa bir sesti. A sözcük dağarcığını, yazınsal amaçlarla ya da siyasal ve felsefi tartışmalarda kullanmak olanaksızdı. Bunlar yalnızca somut nesneleri ve fiziksel eylemleri belirten ve amacı açık olan sözcüklerdi.
Yenikonuş gramerinin olağandışı iki garip özelliği vardı. Bunlardan ilki, cümle içindeki farklı kelime kümelerinin birbirlerinin yerlerine geçebilmeleriydi. Dildeki herhangi bir sözcük (bu ilkece 'eğer' yada 'olduğu zaman' gibi soyut sözcüklere bile uygulanıyordu) hem edim, em ad, hem önad, hem de belirteç olarak kullanılabiliyordu. Aynı kökten oldukları sürece, bir edim ve bir ad arasında hiçbir fark yoktu. Bu durum kendiliğinden eski yapılıların tahrip edilmesini doğuruyordu. Örneğin düşünce sözcüğü Yenikonuşta yer almıyordu. Onun yerini hem ad, hem edim olarak 'düşün' sözcüğü almıştı. Bunu yaparken hiçbir etimolojik ilke izlenmiyordu; kimi yerde kalıcı olarak özgün ad, kimi yerde edim seçiliyordu. Eşanlamlı ad ve edimler kök olarak ilişkili değilseler, çoğunlukla bunlardan birisi eleniyordu. Örneğin artık 'kesmek' diye bir sözcük yoktu. Onun yerini bir ad-edim olan bıçak sözcüğü almıştı. Önadlar, ad-edimlere 'li' eki, belirteçler 'la' eki getirilerek oluşturuluyordu. Örneğin, 'hızlı' çabuk ve 'hızla' aniden anlamına geliyordu. İyi, güçlü, büyük, siyah ve gibi günümüz sözcükleri dilden çıkarılmamıştı, ama böyle sözcükler sayıca çok azdı. Bunlara gereksinim yok gibiydi, çünkü tüm önadlar bir ad-edim sözcüğüne 'li' eki getiriliyordu. Günümüzde kullanılan belirteçlerden 'la' eki ile bitenler dışındakilerden hiçbiri kalmamıştı, 'la' eki ise değiştirilemezdi. Örneğin 'alâ' sözcüğü 'iyilikle' olarak değişmişti.
Buna ek olarak, her sözcük -bu durum ilkece tüm sözcüklere uygulanabiliyordu- 'değil' sözcüğü eklenerek olumsuzlaştırılabiliyor ya da çiftartı sözcüğü eklenerek güçlendirilebiliyordu. Böylece, örneğin, soğuk değil sıcak, sırasıyla artısoğuk ve çifteartısoğuk, çok soğuk ve müthiş soğuk anlamına geliyordu. Günümüz İngilizcesinde de olduğu gibi, herhangi bir sözcüğün anlamı, 'na', 'sonra', 'yukarı', 'aşağı' ekleri getirilerek değiştirilebiliyordu. Bu yöntem sözcük sayısını inanılmayacak kadar azaltmıştı. Örneğin iyi sözcüğü olduğu için kötü sözcüğüne gerek kalmamıştı ve bu sözcük iyi değil sözcüğü ile tanımlanabiliyordu. İki sözcüğün doğal bir karşıtlık oluşturduğu durumlarda, tek sorun hangisinin silineceğine karar vermekti. Örneğin, isteğe göre karanlık aydınlık değil, ya da aydınlık karanlık değil olarak tanımlanabilirdi.
Yenikonuş gramerinin ikinci önemli özelliği, kurallara sıkı sıkıya bağlılığıydı. Bu nedenle, geçmiş zaman çekimleri tüm sözcükler için aynı idi. Çalışmak çaldı, düşünmek düşündü olarak geçiyordu ve dildeki kuraldışı tüm geçmiş zaman çekimleri iptal edilmişti. Tüm çoğul sözcüklere 'ler' ya da 'lar' eki getirilmişti. Adam, öküz, yaşam sözcüklerinin çoğulu sırasıyla adamlar, öküzler, yaşamlar olarak geçiyordu. Sıfatların karşılaştırılmaları, kural olarak 'ce' ve 'çok' ekleri ile oluşturuluyordu (iyi, iyice, iyiçok). Kuraldışı yapılar ve 'daha', 'en' yapıları kaldırılmıştı. (...)

George Orwell
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell, Çev. Nuran Akgören, Can Yayınları, 1999


George Orwell'in '1984' romanından 'Yenikonuş İlkeleri' kısmı
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=629
Özalp Balaban tarafından, 21/08/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr

epigraf     Bir önceki eser:   VI / Andrey Voznesenski
<<< -- Rasgele bir eser -- >>>
   Bir sonraki eser:   Adımlar / Jerzy Kosinski