Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Gömmeden önce biraz gezdirin beni. | Cemal Süreya

Bir Mülkiyet Kalesi / Kemal Tahir


...
Mustafa Kemal, çok kalabalık olan aynı odanın bir köşesinde münakaşayı dinliyordu. Bu tarzda müzakerenin maksut neticeye varmasını beklemek beyhudeydi, bunu anlayınca müşterek encümen reisinden söz istedi. Önündeki sıranın üstüne çıkarak yüksek sesle konuşmaya başladı:
- Efendim, Hakimiyet ve Saltanat hiç kimse tarafından, hiç kimseye (ilim icabıdır.) diye müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardı. Bu tasallütlerini altı asırdan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk milleti, bu mütecavizlerin hadlerini bildirecek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline, bifiil, almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzuu bahsolan: (Millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız?) meselesi değildir. Mesele zaten, emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemahal, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes, meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi taktirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal, bazı kafalar kesilecektir.
İşin ciheti ilmiyesine gelince: Hoca efendilerin hiç merak ve endişe etmelerine mahal yoktur.
Bu hususta ilmi izahat vereyim...
Paşa, böyle diyerek uzun uzadıya birtakım izahatta bulundu. Sözlerinin anlanmadan dinlenmekte olduğu, koca sarıkların altında ölüm korkusuyle fıldır fıldır dönen aç, yobaz gözlerinden belliydi.
Nihayet, siyah elbise giymiş, bu korkunç adamın kabusundan kurtulmak gayretiyle Ankara Mebuslarından Hoca Mustafa efendi:
- Affedersiniz efendim, dedi, biz meseleyi başka nokta-yı nazardan mütalaa ediyorduk. İzahatınızla tenevvür ettik.
Mesele müşterek encümence halledilmişti. Kanun layihası süratle tesbit olundu. Aynı günde Meclis’in ikinci celsesinde okundu. Tayin-i esami ile reye konulması teklifine karşı Mustafa Kemal, kürsüye çıktı.
- Buna hacet yoktur, diye gürledi, memleket ve milletin istiklalini ebediyyen mahfuz kılacak esasları, yüksek Meclisin ittifakla kabul edeceğini zannederim.
(Reye!) sesleri yükseldi. Nihayet Reis reye koydu, ve (Müttefikan kabul edilmiştir.) dedi. Yalnız uzaktan menfi bir ses:
- Ben muhalifim! Diye inleyecek olmuştu.
Bu da
- Söz yok! Sadalarıyla boğuldu.
İşte Osmanlı Saltanatının inhidam ve inkiraz merasiminin son safhası bu suretle cereyan etmiştir.
Adil usta bu tafsilatı kendisine mahsus bir ifadeyle anlattı.
Hastane avlusundaki ağaçlardan sararmış yapraklar, sonbahar rüzgariyle düşüp savruluyor, güneş insanın yüzünü arkadaşça okşuyordu.

...

Kemal Tahir
Bir Mülkiyet Kalesi 2, Kemal Tahir, Bilgi Yayınevi, 1977


Kemal Tahir'in 'Bir Mülkiyet Kalesi' adlı romanından bir bölüm.
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=1261
Atilla Sırdar tarafından, 20/05/2004 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr

epigraf     Bir önceki eser:   Last Goodbye / Jeff Buckley
<<< -- Rasgele bir eser -- >>>
   Bir sonraki eser:   Beni Kör Kuyularda... / Ümit Yaşar Oğuzcan