Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız / Yeni bir dil olacak yarın | Edip Cansever

De Bibliotheca / Umberto Eco


Böylesine saygın bir yerde, tıpkı dinsel bir törende olduğu gibi, Kitap’ tan bir bölüm okuyarak söze başlamanın uygun olacağı kanısındayım, bilgi verme amacıyla değil, çünkü kutsal kitap okunduğunda herkes kitabın söylediklerini zaten bilmektedir, amaç bir ayin işlevini görmesi bu okumanın, ruhsal bütünleşmeyi sağlaması. Öyleyse:

Evren (kimileri kitaplık diye anıyorlar) birbirinden engin hava sütunlarıyla ayrılmış, çok alçak parmaklıklarla çevrili, sayısı belirsiz, belki de sonsuz, altıgen dehlizlerden oluşmuştur. Altıgenin hangisinden bakılsa uçsuz bucaksız üst katlarla alt katlar görülebilir. Dehlizlerin dağılış düzeni de değişmezdir. Her yanda beşer uzun raftan toplam yirmi beş raf, biri dışında bütün duvarları kaplamaktadır. Rafların yüksekliği, tavandan zeminedir, sıradan bir kitaplığınkini pek aşmaz. Açıktaki kenarlardan biri dar bir geçide, ilk geçidin ve ötekilerin tıpkısı bir başka dehlize açılır. Geçidin sol ve sağ yanında iki küçücük hücre vardır. Bunlardan birinde, ayakta uyuklanabilir; ikincisinde dışkılama gereksinimi karşılanabilir. İkisinin arasında, döner bir merdiven dipsizliklere inerek tepelere doğru akar. Geçitte, her görünüşün aslına bağlı bir suretini çıkaran bir ayna bulunur. (...) Altıgenin duvarlarının her birine beş raf düşmektedir; her rafta genel düzeni aynı olan otuz iki kitap bulunur; her kitap, dört yüz on sayfadır; her sayfa kırk satırlık, her satır da yaklaşık seksen siyah harfliktir. Ayrıca her kitabın sırtında da harfler vardır; bu harfler sayfalarda yazılanları belirlemezler, yansıtmazlar: Bir zamanlar bu tutarsızlığın gizemli sayıldığını biliyorum. (...) Beş yüz yıl önce, üst kat altıgenlerinden birinin başkanı en az ötekiler kadar akıl karıştıran bir kitaba rastlamıştır, yalnız bu kitapta yaklaşık iki sayfa süreyle bağdaşık satırlar yer alıyordu, görünüşe göre okunabilir nitelikteydi bu satırlar. Bulgusunu gezgin bir şifre - çözücüye gösterdi, başkaları Yidiş dediler. Yüzyıla kalmadan dil kesinlik kazandı: Klasik Arapça çekimleriyle Guarani ’nin bir Lituanya lehçesiymiş söz konusu. İçeriği de çözüldü: sınırsız sayıda yinelenen çeşitlemelerle örneklendirilmiş birtakım birleştirici çözümleme, kavramları. Bu örnekler öfke, bir kütüphanecinin, Kitaplık ‘ın yasasını keşfetmesine yol açtı. (...) Kafirler, Kitaplık‘ ta saçmanın kurallaştığını, sağduyuyu bölümlerin (en yalın, saf tutarlılıkların bile) handiyse tansık soyundan bir kural-dışı sayıldığını ileri sürüyorlar. Konuşma sırasında (biliyorum) “sapıtmış bir ilahı andıran rastlantısal ciltler her an başka ciltlere dönüşme, her şeyi evetleme, değilleme, birbirine karıştırma tehlikesiyle yüzyüze olan hummalı Kitaplık” tan söz ediyorlar. Bu sözler, düzensizliği açığa vurmakla kalmıyor, düpedüz örnekliyor, yazarın tiksinç beğenisini ve onulmaz bilisizliğini de elegüne kanıtlıyor. Aslında Kitaplık ‘ta söz – yapılarının tümü, yirmi beş yazım simgesinin elverdiği çeşitlemelerin tümü vardır da katışıksız saçmaya tek örnek bulamazsınız. (...) Konuşmak, bir şey söylemek değildir. Bu lafazan ve yararsız risaleyi, sayısız altıgenden birinin beş rafından birinin otuz cildinden birinde bulabilirsiniz zaten – karşı savıyla birlikte. (n sayıda olası dil, aynı sözcük dağarcığını kullanmaktadır; kiminde kitaplık simgesi, doğru tanımıyla yer almıştır: altıgen dehlizlerden oluşan, her zaman her yerde süregelen bir düzenleme, gelgelelim kitaplık, ekmek de olabilir, piramit de, başka bir şey de ve onu tanımlayan şu yedi sözcük, başka bir değer üstlenir. Beni okuyan, sen, dilimi anladığına emin misin?)Amen!

Parça, herkesin bildiği gibi, Jorge Luis Borges‘in Babil Kitaplığı öyküsünden bir bölüm; kendi kendime soruyorum da burada bulunan kitaplık müdavimleri, kitaplık yöneticileri, kitaplık çalışanları olarak pek çoğumuz, bu sayfaları yeniden duyup, yeniden düşündüğümüzde, uzun koridorlar ve uzun salonlarda yaşadığımız gençlik yada olgunluk yıllarının kişisel deneyimlerini anımsamıyor muyuz? Daha doğrusu şu soruyu sorabiliriz kendimize: Evren ‘in imgesi ve örneğine bağlı olarak kurulan Babil Kitaplığı, aynı zamanda olası bir çok kitaplığında imgesi ve örneği değil mi? Bütünüyle düş ürünü örnekler geliştirerek, mevcut kitaplıkların bugününden yada geleceğinden söz edilip edilemeyeceğin soruyorum kendime. Ben edilebileceğine inanıyorum. ...

Umberto Eco
Günlük Yaşamdan Sanata, Umberto Eco, Çeviren Kemal Atakay, Adam Yayınları, 1991


Umberto Eco'nun 'De Bibliotheca' isimli denemesinden bir bölüm
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=669
Özalp Balaban tarafından, 08/09/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr