Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

İlkin pencere ölecek, akabinde ben. | Emre Sururi, Eda'bi Mektuplar

Haiukulardan Seçmeler / Çeşitli


GYODAİ
Tan soğuğunda,
Dorukta durmuş bekler
Tek başına çam

Hava kararır
Ve Başlar kar,
Lapa lapa yağmaya

ŞİKİ
Unutturdu bak
Kavun çalmayı bile
Soğuyan hava

Kar manzarası
Kalıvermiş baharda
Başı dumanlı

BONÇO
Rüzgarsız günde
Kendisi isteyerek
Düşüyor yaprak

SOSEKİ
Konma kelebek!
Çiçek değil, gölgesi
Fırçamdan çıkan

Güz rüzgarında
Yok benim için
Ne bir tanrı ne Buda

SAMPU
Gel, yorgan ol ört,
Aşk için parlayan ay,
Kalbimi ısıt

Vardır her otun çiçeği,
Bilmesek de
İsimlerini

KYORAİ
Soğuk yüzünden
Bakamam yarım aya
Başım göğsümde

YAYÜ
Ah saf korkuluk,
Tahta gövden altından
Çalıyor kuşlar

Hapşırdığımda
Gözden yitirdim birden,
Tarlakuşunu

ONİTSURA
Suskun bir çiçek
Kulağının ardında
Seni izlerim

Bu sonbaharda
Yok dizimde çocuğum
Aya bakarken

İSSA
Tombul kurbağa
Umudunu yitirme
İssa burada

Bir adam ile
Paylaşıyor odayı,
Bir büyük sinek

Anayurdumda
Sivrisinekler bile
Beni sokuyor

Şebnemin ömrü
Bu kadarcıktır işte,
Daha ne gerek

Bir kurbağacık;
Sakin ve huzur dolu
Bakar dağlara

Sakin ol cırcır,
Deprem yok yatağımda
Kıpırdıyorum

Arkadaşıdır
Ateşböceklerinin,
Handa fareler

Güz rüzgarları
Dağın gölgesini de
Savuruverdi

ÇORA
Bakınca bulut,
Bakmadığım zamansa,
Parıldayan ay

OTSUCİ
Soğuk gecede
Coşkuyla konuşurdum,
Sesim yabancı

GOÇİKU
Uzun gecede
Suyun sesiyle gelir
Düşündüklerim

RAİZAN
Japon bülbülü
Raşomon'dan duyarım
Baygın sesini

RANSETSU
Karpuzlar bile
Kendi kendilerini
İdare eder

Tırtılın biri
Kemiriyor çeltiği
Ses çıkartmadan

Neler neler getiriyor
insanın aklına -
şu çiçek açan kiraz!
BAŞO

Ah, şu yaz günleri!
Adsız, önemsiz bir dağ
bürünmüş sabahın sisine
BAŞO

Burada, dağ geçidinde
nasılsa deliyor yüreği
otlarda menekşeler
BAŞO

Bütün gün
şakıdı durdu tarlakuşu-
günler ne kadar kısa!
BAŞO

Uyan! Uyan! Benim gelen,
bana arkadaşlık edesin diye,
uyuyan kelebek!
BAŞO

Gel, gidip
yağan karı seyredelim
üzerinde yuvarlandığımız
BAŞO

Yağışını
birlikte seyrettiğimiz kar
bu yıl gene yağdı mı?
BAŞO

İlk soğuk sağanaklar
sanki maymun bile
hasır bir palto derdinde
BAŞO

Kyo'dayım ya,
gene de Kyo'yu özlüyorum-
ey, zaman kuşu!
BAŞO

Güz rüzgarları esiyor
gene de ne kadar yeşil
kestane kozalakları
BAŞO

Kala kala
kuruyan otlar kalmış
askerin düşlerinden
BAŞO

Yıl sonu-
hala başında hasır şapka
hala ayağında çarık
BAŞO

Haziran yağmuru-
gülhatmiler
güneşe çeviriyorlar yüzlerini
BAŞO

At sırtında uyukluyorum,
aya doğru yükseliyor
yanan çay yapraklarının dumanı
BAŞO

Yolun sonu-
ben hala yaşıyorum
şu güz akşamı
BAŞO

Kış günü-
atımın üstünde
donmuş bir gölge
BAŞO

Güz-
kuşlarla bulutlar bile
yaşlı görünüyorlar
BAŞO

Denize sürüklüyor
kızıl kızgın güneşi
Mogami nehri
BAŞO

"Karanlık indiğine göre,
şahinin gözleri de görmeyecek!"
Böyle şakıyor bıldırcın
BAŞO

Güzün sonuna doğru,
kim bilir ne yapıyordur
şu anda komşum?
BAŞO

Her yer öyle sessiz ki,
kayaları deliyor
ağustosböceğinin sesi
BAŞO

Dağ yolunda çiçek açan
eriğin kokusuyla birden
güneş doğuyor!
BAŞO

Arada bir bulutlanıyor gök,
böylece dinlenme fırsatı buluyor
aya bakmaktan yorulanlar
BAŞO

Bu yol:
kimseler yok görünürde,
iniyor güz karanlığı
BAŞO

Güz, gün kavuştu;
"Lambayı yakayım mı?" diye
sormaya geliyor biri
ETSUJİN

Bu yılın da sonu geldi:
gizledim bizimkilerden
saçıma ak düştüğünü
ETSUJİN

Yağmurdan eğilen
olgun arpa başakları
nasıl da daraltıyorlar yolu!
JOSO

Uyuyan bir kelebek!
Kim bilir ne yapıyordur
geceleri?
KİKAKU

Her şeyden önce
korkulukları deviriyor
güz fırtınaları
KYOROKU

Ateş küllenmiş, gece ilerliyor-
birden
kapım çalınıyor
KYOROKU

Birden bir ürperme-
odamda ölmüş karımın
ayağıma takılan tarağı
BUSON

Öyle bir ay var ki gökte,
hırsız da durmuş
türkü söylüyor
BUSON

Yağmurda bir geyik,
üç kez bağırıyor-
sonra hiç duyulmuyor
BUSON

Öfkeyle geri döndüm:
sonra baktım, bahçede
söğüt ağacı
RYOTO

Mum ışığına bakıyorum,
evet, rüzgar çıkmış,
bu gece kar yağacak
RYOTO

Giden bana
ve kalan sana
iki ayrı güz
TAİGİ

Uçan bir ateşböceği!
"Bak! Bak şurada!" diyecekken
yanımda kimseyi göremiyorum
TAİGİ

Tapınağın çanında
uyuyakalmış
bir kelebek
TAİGİ

Birden yağmur boşanıyor-
binmişim çırılçıplak
çıplak atımın üstüne
İSSA

"Kiraz çiçek mi açmış?"
Buralarda
otlar da çiçek açıyor
İSSA

Bülbülün türküsü
yağmurda sırılsıklam
bu sabah
İSSA

Böcekler, ağlamayın!
aşıklar da, yıldızlar da
ayrılmak zorunda birbirlerinden
İSSA

N'olur uçup gitme bülbül,
türkün güzel olmasa da
benimsin
İSSA

Unutma,
cehennemde yürüyoruz
çiçeklere bakarak
İSSA

Çekirge,
ben gidince,
göz kulak ol mezarıma
İSSA

Ne güzel
gökteki yıldızlara bakmak
kağıt pencerenin deliğinden
İSSA

Erik
çiçek açtığında
cehennem donar
İSSA

Ödünç alıp evimi
böceklerden
uyudum
İSSA

Bırakıp gittiğim
eski evimde
kirazlar çiçek açmış
İSSA

On bir atlı birden
geriye bakmadan gidiyorlar
savrulan karların içinden
ŞİKİ

Kimseler bilmiyor
kimin yazdığını
bu eşsiz bahar türküsünü
ŞİKİ

Pembeler arasında
uçup duran beyaz kelebek
kim bilir kimin ruhu!
ŞİKİ

Gece - seni beklerken
gene yağmura dönüyor
şu soğuk rüzgar
ŞİKİ

Çeşitli
Çeşitli


Haikulardan Seçmeler
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=413
Emre Sururi tarafından, 02/04/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr

epigraf     Bir önceki eser:   Ölüm Beni Çağırıyor / Yılmaz Güney
<<< -- Rasgele bir eser -- >>>
   Bir sonraki eser:   Karıma / Oktay Rıfat