Epigraf, Uzak Ülke projesinin elemanıdır

Cehennem diğer insanlardır. | Jean Paul Sartre

Bölümlemeler / Melih Cevdet Anday


Ağaçlara ilişkin kimsenin bilmediği bilgiler vardır. Onlara
"bekleyenler" adının verilmesi istendi gerçi. Ama nefretle karşlandı bu öneri ve
"eşyanın gerçeği epik bilimin romantizmidir" denmekle yetinildi. Yalnız
sözcüklerle bilen, ama bu sözcüklerin gösterdikleri eşyayı bilmeyen, gene de
sözcüklerle onların göstediği eşya arasında kesinkes bir benzerlik olduğunu
söyleyen, ancak bu benzerlikte hangisinin bir anda ve bir arada doğduğunu, ama
ayrı tanrılardan yaratıldığını, bu tanrıların ise birbirlerini hiç
görmediklerini, tanımadıklarını, buna karşın birbirlerini yadsıdıklarını ileri
sürenlere karşı hiçbir zaman tür adlarını tutmadım. anlamak beni mutsuz kılıyor,
anlamadığım kitaplarla yaşayabiliyorum. Merdivenli suların camı. Masa ile
iskemleyi hep bir arada düşündüm, böylece ikisi de yok oldu, geriye bağıntıların
imgesi kaldı. Bağıntıların canı vardır, ürerler ve mantığı yaratırlar. Biçim
dizileri özlemin ikincil putudur. Çünkü insanoğlunun sonu geldi. Bunu bağıra
bağıra söyleyelim. Yıldızlar olmasaydı gökyüzü de olmazdı denkleminin
yanlışlığı, iç nitelikle dış niteliğin karıştırılmasındandır. Bütün
bilgilerimizin yanlış olduğu oraya çıktı, bizi aldattılar, çünkü bölümlemeler
yanlıştı. Söz gelişi "çayır" gerçekte üçe ayrılır. Bunlar, "Fırtınanın çayırı",
"Öğlenin çayırı" ve "Ölümlerin çayırı" adlarını taşırlar. Fırtına ise beşe:
"Yıkanmış fırtına", "Geçmişi ormana takılı fırtına", "Umutsuz fırtına" ve
"Tarihini yok etmiş fırtına"dır. Çünkü dört beştir. Toprak ise yalnızca Bir'e
ayrılır ve Bir iyidir. Çünkü nedensellik yasasının kaynağını oluşturur. Yağmur
eklemlidir. Şimdi ölümleri bölmeye başlayalım: "Padişahların ölümü", "Delilerin
ölümü", "Cücelerin ölümü", "Kızoğlankızların ölümü" ve "Doğmamışların ölümü"...
Kaç etti? Altı mı? Gerçekte yedi olması gerekiyordu. İşte o yedinci ölüm
unutuldu ve kılık değiştirerek bir denklem içinde matematikte boy gösterdi:
p/q=ne p, ne q. Tükenmez selin meşeli ağırlığı ve kış sellerinin uçuşu, yaz
göllerinin güneşi, yaz olmuş kırağ, güneş dorukları... Tümünü unuttum.
Nesnelerin toplamı bir im biçimidir ki, karşılığı gösterilmez. Tümceler arasında
anlam farkı yoktur, ancak kendi bulduğumuzu anlayabiliriz. Bu da bağımsızlık ve
yalnızlık demektir. Bir tümcenin içindeki sözcükler sonsuza eğin yer
değiştirebilirler. Bunu denemeye değer. Tanımlama tüketti beni. Yinelemeden ise
nefret etti. Bizi aldatan, günlerin, ayların, yılların yinelenmesi oldu. OYsa
yinelenen hiçbir şey yoktur. Bunu biliyorum.

Melih Cevdet Anday
Güneşte, 'Ölümsüzlük Ardında Gılgamış', Adam Yayınları


Melih Cevdet Anday'ın 'Bölümlemeler' anlatısı.
http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=515
Emre Sururi tarafından, 08/06/2001 tarihinde gönderildi.
Epigraf: Online Türkçe Edebiyat Arşivi | http://epigraf.fisek.com.tr

epigraf     Bir önceki eser:   Seni Seviyorum / Paul Eluard
<<< -- Rasgele bir eser -- >>>
   Bir sonraki eser:   Hasta Döşeği / Perihan Mağden